Genelde en büyük problemlerimizden biri, bana göre tembellik. Kolaycılık. İşte bundan kurtulamıyoruz. Ufkumuzu modern dünyaya çeviremiyoruz. Yeni bir şeyler yapmayı bırak, yaptıklarımıza inovasyon katamıyor, yenilik getiremiyoruz. Bunu yaparken orta Asyalılığımızı, milli değerlerimizi, dinimizi, kısaca kök kimliğimizi kaybedelim demiyorum. Bugün Avrupa da ki ülkelere baktığımızda hiçbirinin kendi öz kimliklerinden vazgeçtiklerini görmüyoruz. Alman bildiğimiz Alman, Fransız öyle Hollanda lı da ve diğerleri de. Başardıkları şey ne peki? Evet başardıkları, çalışkanlık, üretkenlik, saygı, hoşgörü ve bunun arkasından doğal olarak gelen ekonomik refah. Bunların hepsini aynı anda ve eşit miktarda istemek gerekiyor. Çünkü birini öbüründen daha fazla istemek masanın dengesini bozuyor. Oysa yapabileceğimizi biliyoruz ve yaptıklarımızda ortada değil mi? , Çalışmadan üretkenlik ve hoşgörüsüz yaşam olmuyor.
Neyse bu başka fasıl.
Asık suratlı mutsuz bir toplum olduk çıktık. En ufak şeyde patlamaya hazır bomba gibiyiz. Birbirimizi anlamaya çalışmıyoruz. Empati yeteneğimiz sıfır. Yapamadığımızdan, beceremediğimizden değil. Galiba işimize gelmiyor. Göz göze gelmemek, günaydın veya iyi akşamlar gibi basit selamlaşma sözcüklerini bile komşumuza, bazen birlikte çalıştığımız iş arkadaşımıza, sokakta karşılaştığımız büyüğümüz, küçüğümüz ya da adaşımıza sarf etmekten imtina ediyoruz. Birbirimize sosyal statülerine göre yaklaşıyor ve yakınlık kuruyoruz. Bu tabi ki genel bir kural değil. Bu satırları okuyan pek çoğumuz buna itiraz edecektir. Ancak itiraf edelim hadi, çoğunlukla böyleyiz işte. Üstten cilik kas yapmış vaziyette. Oysa hepimizin iki gözü, iki kulağı ve beyni var. Özümüz de hepimiz aynıyız. Ne oldu bize? Oturduğumuz mahallede bir cenaze olduğu zaman günlerce açılmayan radyolara ne oldu? Cenaze sonrası belediyeden yemek beklenir miydi? Ya da oğlumuz veya kızımız evlenirken, komşuya davetiye verilir miydi? Verilmezdi. Çünkü onlar evin insanı sayılırdı ve pek tabi ki davetiye vermek ayıptı. Oysa biz özel bir milletiz. Hay di bugünden itibaren selam verelim birbirimize, tanıdıklarımıza hal hatır soralım. Gülümseyelim. Gülümsemek bulaşıcıdır. Çünkü biz birbirimizi sever, sayar ve her durumda kollarız.
Camide aynı safta, milli marşta ayaktayız.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın,
Nazmi Çankaya